BEDDUA ETMEK
beddua etmek,beddua etmek günah mı,beddua etmek hak mıdır,beddua etmek abdesti bozar mı,beddua etmek arapca,rüyada beddua etmek ağlamak,beddua etmek orucu bozar mı,beddua etmek caiz mi,eşine beddua etmek,evlada beddua etmek,beddua etmek haram mı,
Yüce Allah buyuruyor:
Rabbiniz buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü büyüklük taslayıp bana ibâdet (yalvarıp dua) etmeyenler, aşağılanarak cehen-neme gireceklerdir. (Mü’min - 60)
Yüce Rabbimiz, “Bana dua edin, kabul edeyim” buyuruyor ve büyüklük taslayıp dua etmeyenlerin aşağılanarak cehenneme gireceğini haber veri-yor.
İki çeşit dua vardır; Birine hayırlı dua ve diğerine de Farsçada kötü anlamına gelen beddua denir.
Yüce Allah buyuruyor:
İnsan hayır için dua ettiği gibi şer için de dua eder. İnsan çok ace-
lecidir. (İsrâ - 11)
İnsan güzel ve hayırlı şeyler için dua ettiği gibi, ne yazık ki bazen sonu-nu düşünmeden kötü şeyler için de dua eder. Çünkü insan çok acelecidir.
Beddua etmek doğru mudur?
Kesinlikle hayır!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kendinize beddua etmeyin, çocuklarınıza beddua etmeyin ve mal-larınıza da beddua etmeyin. Olabilir ki duaların kabul edildiği bir za-mana denk gelir ve Allah bedduanızı kabul ediverir. (Müslim)
Öfke ve acelecilik şeytandan olduğu için insan genelde öfkelendiği za-man sonunu düşünmeden ağzına geleni söyleyiverir ve en sevdiği yavru-suna bile “Allah belânı versin” diye beddua ediverir.
Atalarımız “Keskin sirkenin zararı, kendi küpünedir” demişler. Keskin sirke gibi kabaran ve aşırı öfkelenen kimse, sonunu düşünmeden ve ağ-zından çıkanı kulağı duymadan, kendine, eşine, çocuklarına, hatta malına, eşyasına ve arabasına bile beddua ediverir ama,
Ya bedduası icâbet saatine denk gelip kabul oluverirse, keskin sirke küpünü çatlattığı gibi o da pişman olup kahrından çatlar ama ne yazık ki iş işten geçmiş olabilir.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün kadınlara dedi ki:
“Ey hanımlar! Sadaka verin ve çok istiğfar (tevbe) edin. Çünkü ben sizin cehennem ehlinin çoğunluğunu oluşturduğunuzu gördüm.” Kadınlardan biri “Neden biz cehennem ehlinin çoğunluğunu oluşturuyo-ruz?” deyince,
“Çünkü siz çok lanet (beddua) eder ve eşlerinizin yaptığı iyiliklere
karşı nankörlük edersiniz” buyurdu. (Müslim - Tirmizî - Ebû Dâvûd)
“İstisnalar kuralı bozmaz” derler. Kuşkusuz her dönemde eşine, yuva-sına bağlı, Allah’tan korkan, günahtan sakınan, sabırlı ve sâliha hanımlar olmakla birlikte, genellemede kadınlar erkeklerden daha fazla beddua ve
lanet ederler. Öfkelendikleri zaman öz yavrularına bile, “Allah belânı versin, gözün kör olsun ve Allah lanet etsin” deyiverirler. Kocalarına biraz kızdıkları zaman da, sadece olumsuz davranışlarını anıp, iyi yönlerini unutuverirler.
Bu nedenle Peygamberimiz (s.a.v.) kadınlara “Sadaka vermelerini ve çok tevbe, istiğfar etmelerini” tavsiye etti. Çünkü sadaka çocuklarının ba-şına gelebilecek belâları önlediği gibi, tevbe ve istiğfar da günahlarının af edilmesini sağlar.
Her beddua kabul olur mu?
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Mazlûmun (haksızlığa uğrayanın) bedduasından sakının. Çünkü onun bedduası ile Allah arasında (bedduâsının kabul olması için) bir engel yoktur. (Buhârî - Müslim)
Malına, mülküne zarar verilen, aşağılanıp onuru ile oynanan ya da dö-vülen, sövülen bir kimse, kendisine haksızlık edenlere beddua ederse, hiç kuşkusuz bedduası kabul olur ve ona haksızlık edenler mutlaka cezasını bulur.
Beddua eden kimse haksızsa, onun bedduası da kabul olur mu?
Tabii ki kabul olmaz. Ancak Allah katında kimin daha haklı olduğunu bilemeyeceğimiz için beddua almaktan ve başkalarına beddua etmekten sakınmamız daha hayırlıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kendinize (ve yakınlarınıza) sadece hayırlı dua edin. Çünkü sizin söz-lerinize (dua ve bedduâlarınıza) melekler Âmin diyorlar. (Müslim - Ahmed İbni Hanbel)
Ağızdan çıkan söz, silahın namlusundan fırlayan mermi gibidir. İleri de pişman olmamak için tetiği çekeceğimiz, konuşacağımız ve özellikle bed-dua edeceğimiz zaman çok düşünmemiz ve doğru karar vermemiz gerekir. |